![]() |
Kürşat DEVRİM |
Kimse onun üniversiteyi kazanacağını
beklemez. Ama o yaşıtlarının arasından sıyrılıp bunu başarır. Kazandığı
haberine de kimse inanmaz ta ki İstanbul'a gelene kadar.
Yıl geçmiş yıllar...
Adana'nın bir kasabasında berber bir babanın ilk sevinci...
Öyle ya biraz akil basa erdin mi elinde fırça baba yanında çalışmaya
baslar...
İlk İşi gelen müşterilerin ceketlerini fırçalamak olur. Boyu yetişmez ama akli boyundan uzundur...
Ayağının altına aldığı tabure sayesinde uzanır müşterilerin omuzlarına...
İlk İşi gelen müşterilerin ceketlerini fırçalamak olur. Boyu yetişmez ama akli boyundan uzundur...
Ayağının altına aldığı tabure sayesinde uzanır müşterilerin omuzlarına...
Öyle baslar kazanmaya...
Sonra her fert gibi okul hayati baslar ilkokul, ortaokul, lise
derken üniversite hayati. Ailede okuyan tek gençtir. Onu okumaya sevk eden
içinde bulunduğu yasam şartlarının erken yasta olgunlaşmasıdır aslında.
Kimse onun üniversiteyi kazanacağını beklemez. Ama o yaşıtlarının arasından
sıyrılıp bunu başarır. Kazandığı haberine de kimse inanmaz ta ki İstanbul'a
gelene kadar.
Üniversite hayati ile birlikte üzerindeki yük hayli artmıştır.
Dersler ve o yıllardaki şartlar ve kısıtlı maddi imkânlar içerisinde gece
gündüz demeden aldırış etmeden basarıyla üniversite hayatini tamamlayarak
Doktor diplomasini almaya hak kazanmıştır.
Kazanmıştır kazanmasına ama bir türlü aksilikler peşini bırakmamış
ve mücadelesi devam etmiştir. Uzun bir bekleyişin ardından ataması yapılmış.
İlk göreve atandığında gittiği sağlık ocağında da çeşitli sıkıntılar yasamış
tüm bu sıkıntılara rağmen o kendisini görevinin gereğini yerine getirmiş
kendisini insanların sağlıklarına adamış.
Göreve başlamasıyla birlikte gerçekleri de yavaş yavaş görmeye başlamış.
Hastalarına yazdığı ilaçların geçici bir çözüm olduğunun farkına varmasıyla
birlikte kendisini bitkilere adayarak uzun yıllar süren araştırmalar yapmış ve araştırmaları
sonucunda elde ettiği formülü ilk olarak kendisi denemiş ve 3 ay gibi kısa bir
sürede 110 kilodan 78 kiloya düşmüş.
Bu sonucu gördükten sonra araştırmalarını
geliştirerek gerek gerek kanser gerek seker ve tansiyon gibi hastalıkların iyileştirilmesi
adına çeşitli deneyler ve bilimsel çalışmalarda bulunmuş.
Bu zaman zarfında devletle olan bağlarına
son vermek zorunda kalmış. 2005 yılında bağlı bulunduğu üniversiteden çalışmalarına
engel olunduğu için istifa ederek doğduğu topraklara geri dönüş yapmış.
Burada da bitkiler üzerine çalışmalarını devam ettirerek insanlara hazırladığı formülleri tavsiye ederek insanların fayda görmelerine vesile olmuş. İnsanların olumlu görüşleri doğrultusunda çalışmalarına daha da ağırlık vererek Amerika’da ve birçok ülkede bilimsel çalışmalara imza atmış.
Burada da bitkiler üzerine çalışmalarını devam ettirerek insanlara hazırladığı formülleri tavsiye ederek insanların fayda görmelerine vesile olmuş. İnsanların olumlu görüşleri doğrultusunda çalışmalarına daha da ağırlık vererek Amerika’da ve birçok ülkede bilimsel çalışmalara imza atmış.
Bugün geldiği noktaya kadar birçok zorluklar
yasamış ama mücadelesinden asla taviz vermemiş.
Ve günümüz...
Bugün ülkemize bakıldığında böyle değerlere sahip çıkılmadığını görüyoruz.
Peki bu yukarıda kısaca bahsettiğim şahsiyet kim ?
Ben kendisiyle, 14.04.2010 yılında tanışma imkânı buldum. İlk görüşmemiz
anbean gözümün önünde bana gözlerimin içine bakarak ilk söylediği cümle; "ben
kimseye güvenmem" oldu. O an içimden neden böyle bir şey söyledi acaba
diye düşündüm. Sonra çalışmaya başladıktan sonra anlattığı hayat hikâyeleri doğrultusunda
gördüm ki bu sözünde çok hakli. Bir insan bunca zorluk ve kısıtlamalar
içerisinde pes etmiyor ve mücadelesine devam ediyorsa kimseye güvenmeme
konusunda gayet hakli.
3 yıl gibi bir süreç içerisinde kendisiyle görüşmeye gelen
binlerce hatta milyonlara ulasan hastaların uzun çalışmalar neticesinde formülize
ettiği bitkileri kullanarak fayda gören insanlara şahit oldum. Bunların bazıları
kanser, bazilar felç, bazilari seker, bazıları böbrek vb... hastalıklar.
Yillarca tıbbi tedavi görmüş ancak hiç bir sonuç alamamış veya yanlış teşhis konulmuş
insanlar.
Simdi tüm bu insanların hayat hikâyelerini anlatmaya kalksam
sayfalar sürer. Tüm bu örnekleri gerek televizyonlardan gerekse internet
sitelerinden takip edebilir ve sizlerde çaresiz hiç bir hastalığın olmadığına şahit
olursunuz.
Simdi bir yanda bitkilerden fayda gören
insanlar, bir tarafta da bitkiler üzerinde bilimsel çalışmalar yapan bir tip
doktoru var. Ancak Ülkemizdeki yanlış ve tutarsız politikalar ve kanunlar
neticesinde gün geçmiyor ki yeni bir yasak veya kısıtlama ile karşı karşıya kalmayalım.
Bu ülke böyle önemli değerlere sahip çıkmak yerine nedense tüm gücüyle köstek olmaya çalışıyor. Oysa verilen hizmet ne insanlığa nede ülkeye zarar veren bir hizmet değil. Bunun önemini anlamak veya görmek bazı kesimleri rahatsız ediyor.
Ancak her şeye rağmen bitkilerin insanlığa fayda sağladığı kaçınılmaz bir gerçek. Bu gerçeği görmemek elde değil.Bu gerçeğe sahip çıkılması gerek.Umarım yetkililer en kısa zaman da bitkilere sahip çıkar ve tıbbi tedavileri sonucunda sağlıklarına kavuşamamış milyonlarca insanin fayda görmelerine yardımcı olmuş olurlar.
Bu ülke böyle önemli değerlere sahip çıkmak yerine nedense tüm gücüyle köstek olmaya çalışıyor. Oysa verilen hizmet ne insanlığa nede ülkeye zarar veren bir hizmet değil. Bunun önemini anlamak veya görmek bazı kesimleri rahatsız ediyor.
Ancak her şeye rağmen bitkilerin insanlığa fayda sağladığı kaçınılmaz bir gerçek. Bu gerçeği görmemek elde değil.Bu gerçeğe sahip çıkılması gerek.Umarım yetkililer en kısa zaman da bitkilere sahip çıkar ve tıbbi tedavileri sonucunda sağlıklarına kavuşamamış milyonlarca insanin fayda görmelerine yardımcı olmuş olurlar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder