Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

30 Mart 2013 Cumartesi

BEYİN TÜMÖRLERİ BİTKİLERLE YOK EDİLEBİLİR


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “tümör dendiğinde, anatomik ve klinik açıdan kafatası boşluğunun içinde gelişen beyne dışarıdan baskı uygula­yan bütün kütleler anlaşılmaktadır. Kafaiçi tümörleri sinir dokusunun kendi unsurlarından ve bu doku dışın­daki unsurlardan kaynaklanabilir. Sinir dokusundan kaynaklanan tümörler, hücre tipine ve olgunluk de­recesine göre büyük bir çeşitlilik göste­rir.

Beyin Tümörlerinin görülme sıklığı 100 bin kişide 4 ile 6 arasında değişmektedir.. Kansere bağlı ölümlerin yüzde 2,7’si beyin tümörlerinin sonucudur. Ölüm endeksi ise her 100 bin kişide, erkeklerde 4, kadınlarda ise 3′tür. Beyin tü­mörleri çocukluk çağında kan kanser­leri ve kötü huylu lenfomlardan sonra en sık görülen tümör grubunu oluştu­rur; bu yaşlarda rastlanan kötü huylu tümörlerin yüzde 20-25′i beyin tümör­leridir. Peki, beyin tümörlerinin nedenleri nelerdir? Travma, virüs, ailevi yatkınlık gibi et­menleri ortaya çıkarmaya yönelik çalış­malar varsa da, bu tümörlerin kökeni halen daha bilinmemektedir. Bazı tümörler belirgin bir biçimde “embriyonal” ve “doğumsaldır.” Bazıları ise yaşamın ile­ri evrelerinde ortaya çıkar.
Beyin tümörünün genel belirtileri ise; baş ağrısı, kusma, papilla stazı, nabız seyrekleşmesi, baş dönemsi, zihinsel uyuşukluk, odaksal ve yerel belirtiler, arka çukur sendromu diye genel bir şekilde sınıflandırabiliriz. Burada önemli olan tümörleri nasıl yok edebileceğimiz.

Modern tıp açısından beyin tümörleri zor tedavi edilebilen veya tedavisi imkânsız bir hastalık olarak nitelendirilir. Fakat Beyin tümörü fitoterapi ile tedavi edilebilir veya tedavi süreci hızlandırılabilir. Bu derin acıları insanlar yaşamak zorunda değil ki. Ağacın tepesindeki ökse otu beyin tümörünü yok eden yegâne bitkilerdendir. Ben bunu yaklaşık 26 yıldır araştırıyorum, 26 yıldır tıp mesleğinin içindeyim. Çeyrek asrı aşan bir tecrübeyle konuşuyorum ki beyin tümörü kesinlikle tedavi edilebilir. Yazık değil mi insanlar canına kastediyor, bunalıma giriyor. Beyin tümörlerinden kurtulmak için kullanacağınız bir ikinci bitkimiz ise nar suyudur. Ayrıca havuç suyu, zencefil ve greyfurt suyu da tümör oluşumundan korunmamızı sağlayan önemli bitkilerdendir.”

29 Mart 2013 Cuma

KARACİĞERİ BÜYÜTEN SEBEPLER NELERDİR?


Dr. Ömer Coşkun bizzat kendisinin hazırlayıp sunduğu hastaların dilinden programında karaciğer büyümesini konu olarak ele aldı ve bu konu hakkında hiç bilmediğiniz, hiç duymadığınız bilgiler paylaştı.

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Karaciğerde büyümeye Hepatomegali deniyor, Peki, karaciğeri büyüten sebepler neler? Sağ kalp yetersizliği, Budd-Chiari sendromu, konstriktif perikardit, trikuspit yetmezliği, hepatik venüllerin tıkanması sayılabilir. Safra yollarında tıkanma olduğu zaman taşa bağlı tümöre bağlı ya da koledokta darlığa bağlı Hepatomegali olabiliyor. Apseler karaciğeri büyütebiliyor, bazen enfeksiyonlar tüberküloz, tifo, sepsis, viral hepatit, infeksiyoz mononucleosis, sıtma gibi hastalıklara neden olabiliyor. Siroz karaciğeri büyütebiliyor ama geç dönemde karaciğer küçülebiliyor da.

Karaciğeri büyüten sebepler arasında; lösemi lenfoma olabilir, alkole bağlı karaciğer yağlanması olabilir. Bazen diyabet yani, şeker hastalığı, bazen toksinler karaciğeri büyütebilen sebeplerdendir. Lipoidozlar da karaciğerde önemlidir. Amiloidiz, hemokromatosiz, tüberküloz, sarkoidoz gibi hastalıklarda da karaciğerin büyümesine neden olabilir. Bazen karaciğerde nabız atışı gibi bir atış olabiliyor. Pulsasyon olabiliyor. Triküspid yetmezliği sebep olabiliyor. Bazen hepatojugular triküspid yetmezliği de olabiliyor. Karaciğerin venöz konjesyonu olabiliyor. Enfeksiyonlara karşıda karaciğer büyüyebiliyor, ağrılı olabiliyor, ağrısız olabiliyor, yumuşak olabiliyor, sert olabiliyor. Karaciğerin infiltratif hastalıklarıda var burada önemli olan 6 ay şifalı bitki kullanmak.”

28 Mart 2013 Perşembe

KARACİĞER TÜMÖRLERİ HAKKINDA


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun karaciğer hastalıkları hakkında bilgiler verdi. Bitkiler sayesinde karaciğer hastalıklarından kurtulabilirsiniz diyerek karaciğer hastalıklarının üzerinde kısaca durdu.

    Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Hepatik adenoma karaciğer tümörlerinden biridir. Hepatik adenoma da genellikle belirtti verdiğinde, karaciğerde ele gelen bir kitle bulunmaktadır. Şifalı bitkiler hepatik adenomayı yok edebilirsiniz. Büyük hepatik adenomlar kanama yapabilir, malign olma olasılığı olabilir. Bu yüzden tedbir almanız gereklidir. Bazen fokal nodüller hiperplazi de görülebilir karaciğerlerde. Çoğunlukla 50 yaşın üzerinde görülen önemli bir hastalıkta karaciğer kanseridir. Karaciğer kanserine karşı tedbir alın! Çünkü hepatit B gibi, hepatit C gibi enfeksiyonlarda karaciğer kanseri yapabilir.” Dedi.

27 Mart 2013 Çarşamba

KORTİZON KULLANANLAR DİKKAT!

Dr. Ömer Coşkun kortizon kullanımı hakkında tüm Türkiye’yi uyardı. Kortizonun yararları olduğu kadar zararlarıda vardır. Doğada kortizon yerine kullanılan limonu tüm kortizon kullananlara tavsiye ediyorum” tavsiyesinde bulundu.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Tıpta kortizon çok yaygın kullanılıyor.  Hâlbuki vücuttaki ödemi atmak için benim tavsiyem limon kabuğudur. Limon kabuğu doğal kortizon içeriyor. Yani, diyelim bir insanın beyninde ödem var. Tümörden dolayı ödem oluşmuş. Bu ödem için hemen dayıyorlar bize kortizonu. Bu bence hatadır. Çünkü kortizonun yan etkileri var. Kortizon iki taraflı bıçak gibidir. Kortizon bir tarafı yaparken öbür tarafı bozabilir. En basiti tuzla olan ilişkisinden bahsedebiliriz kortizonun. Biz zaten Türk milleti olarak aşırı tuz tüketen bir milletiz. Dünyada tuz tüketme rekoru bizdedir. Niye, çünkü tuz bedava olduğu için. Tuz Gölü’nden kamyonlarla çıkart getir millete yedir. Hayır, tuz kilo aldırır. Bu ülkede tuz kişi başı 25 gram tüketiliyor. Bu çok yüksek bir rakamdır.

Özellikle kortizon alırken günlük tuz alımı en fazla 2 gram olabilir. Nasıl ölçecek 2 gram tuzu vatandaş? En basit örneği aspirinin ortasında bir çizgi var, erişkin aspirininden bahsediyorum. O çizgiyi dolduracak miktar 1 gramdır. Kortizon alan bir insan, suyu ve tuzu aşırı tüketirse yüzü ay dede yüzü gibi olur. Vücut su ve tuzu tuttuğu için şişer ve bu obeziteye dönüşür. Obezite sadece kortizona bağlı değildir. Örneğin çocuklar haftanın 3-4 günü maalesef patates kızartması, fast food yiyor. Bu durumda önüne geçmemiz lazım. Obezite hızla ilerlemektedir.” Diye konuştu.


MİDE ÜLSERİNE BİTKİSEL DESTEK


Yaptığı çalışmalarla ülkesinin ileri gelen bilim adamları arasında yer alan Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun mide ülseri hastalarına tavsiyelerde bulundu.   
       
Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “midenizde ülser varsa papatya, nane, kudret narı, meyan kökü bitkilerinden faydalanabilirsiniz. Mide ülseri hastaları bu bitkilerden yararlanmalıdır. Bu şekilde mide ülseri sorununuzdan rahatlıkla kurtulabilirsiniz.” dedi.

26 Mart 2013 Salı

İDRAR SORUNLARINIZA DOĞAL ÇÖZÜMLER


Geçtiğimiz günlerde uzmanların idrar sorunları olanlar içinçok önemli önerilerde bulundu. Tüm idrar sorunu yaşayanları ilgilendiren bu açıklama sayesinde idrar sorunlarınız tarih olacak.

Dr. Ömer Coşkun; “İdrar yapmak özellikle insanın belinden giden espir adlı sinirin idrar torbasını uyarmasıyla gerçekleşiyor.  Ardıç yağı, Alıçanlı Macun, Kırkkilit Otu bu hususta önemli bitkiler arasındadır. Bu bitkiler sayesinde idrar sorunu yaşayanlar idrarlarını rahatlıkla yapılabilirler.” dedi. 

25 Mart 2013 Pazartesi

TÜM ANNELER DİKKAT!


Dr. Ömer Coşkun Uyarıyor! “Çocuklarınızda hijyen çok önemlidir”
Türkiye’de bitkiler adına birçok önemli çalışmaya imza atan Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun hijyen konusunda tüm anneleri uyardı. “Hijyen hasta olmamamızı sağlayan en önemli etkenler arasındadır. Hijyensiz bir ortamda kolaylıkla hasta olunabilir, dedi ve devam etti:

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Hijyen ellerden başlar. Hastalanmak istemiyorsanız ellerinizi düzenli yıkayın özellikle ilköğretim çağındaki çocuklar günde üç veya dört kez ellerinizi yıkamalıdır. En az 3-4 defa elini yıkayan bir çocukta birçok problemi daha oluşmadan yok ediliyor. Mesela, grip gibi, nezle gibi mikroplar insanların elinden ağzına burnuna gidip hasta edebiliyor. O yüzden hijyen ellerden başlıyor. Otuz saniye güzelce ellerinizi yıkadığınızda birçok mikrop yok olup gidiyor. Tabi ki beraberinde sabun kullanmalısınız. Çünkü sabunu kaydırıcı özelliği vardır. Yani mikrop, sabunlu su sayesinde vücuttan kolayca uzaklaşıyor. Bu yüzden diyoruz ki hasta olmamak için hijyen hijyen hijyen…”

23 Mart 2013 Cumartesi

BİTKİLER PETROLDEN DEĞERLİ Mİ?


Türkiye ve dünyada yaptığı bilimsel çalışmalar ile kendini ispat etmiş Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun tüm Türkiye’yi önemli bir hususta uyardı. “Türkiye’deki bitkilerin petrolden değerli olduğunu söyleyen Dr. Ömer Coşkun, yakın zamanda ülkemiz coğrafyasındaki tüm bitkiler olgunlaşacak. Bu zamanı iyi değerlendirmeliyiz” dedi. 1 yıl ülkemizdeki bitkileri değerlendirsek ülkedeki hasta sayısında önemli değişiklikler yapabiliriz diye ekledi ve devam etti.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Bu millete darağacının yolunu gösterenler yiğit muhtaç olmuş kuru soğana diyor. Hâlbuki ülkemiz şifalı bitkiler cenneti. Ülkemizde soğan da var, sarımsak da var, karabaş otu da var, çoban çökerten var, var da var… Bizler diyoruz ki, bu şifalı bitkiler fazla değil 1 yıl güzel değerlendirilsin. Şu ülkede bir tek hasta kalmaz. Gelin canlar, gelin yoldaşlar, gelin Müslümanlar, bakın herkese sesleniyorum,  bu ülkede kim yaşıyorsa. 75 milyon Türkiyeli'ye sesleniyorum. Nisan, Mayıs kritik 2 aydır. Mart’ta nevruzu inşallah yaşayacağız, bahar gelecek. Bahar geldiğinde de yeryüzüne binlerce çeşit bitki çıkacak. Bu bitkiler toplanmadığında değerlendirilmediğinde, en geç Temmuz’da, Ağustos’ta kuruyacak ve toza toprağa karışacak. Senin ülkende petrolden daha değerli bitkileri var. Sen bunları değerlendirmediğin zaman yiğit kuru soğana muhtaç olur tabi. Bütün Türkiye coğrafyası, bütün bir insanlık Türkiye’deki şifalı bitkilere ihtiyaç duyuyor. Bu şifalı bitkiler kimsenin babasının malı değil. Bu şifalı bitkilere yasak koymak kimsenin haddine değil. Bu şifalı bitkiler toplanacak ve dağıtılacak. Dağıtılacak ki vatandaş bu bitkilerden faydalansın.”

22 Mart 2013 Cuma

CİNSEL HAYATINIZDA 3S FAKTÖRÜNE DİKKAT!


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun’dan tüm erkekleri ilgilendirecek bir uyarı. “Ülkemizde iktidarsızlık sorunları hızla ilerlemekte. Bu sıkıntılarınızdan kurtulmak için 3S faktörünü dikkate almalısınız.” Diyerek açıkladı.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Günümüzde erkeklerin yaşadığı sorunların başında gelen, düşük kaliteli sperm sorunu giderek artmakta. Özellikle sperm kalitesini düşüren birçok faktör varken durum biraz karışık bir hal almaktadır. Erkek kısırlığında en önemli parametrelerden biri sperm hareketinin morfolojisinin, yani yarısının normal olması en büyük sorunlardan birisidir. Ferdilety Ensitelity dergisinin yaptığı çalışmaya göre bir erkek bacakları kapalı 11 dakika diz üstü bilgisayarda uğraştığında, tez istekli ısı bir derece arttığı gözlemlenmiş. Peki, bu sorunların başlangıcı ne dersiniz? Tabi ki de 3S faktörüdür. Yani sigara, stres ve sıcak.. Bu üçünden uzak durulmalı. Çünkü bu faktörlerin birisi veya bir kaçı sizde var ise eğer sperm kaliteniz düşer. Tabi insanoğluyuz stres yapıyoruz. Gün içerisinde maalesef ki, stresi en aza indirgediğimiz zaman bu sperm kalitemizin artırmasında bize yardımcı olur, sıcaklıkta erkeklere diyoruz sıcak ortamlardan uzak durun. Çünkü çok oturduk mu testler hormonlar birbirlerine baskı yaptığı için maalesef sorun teşkil edebiliyor. “

21 Mart 2013 Perşembe

BEDEN, RUH ve ZİHİN SAĞLIĞININ ÖNEMİ



Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun bizzat kendisinin hazırlayıp sunduğu hastaların dilinden programında hayata karşı kendimizi nasıl koruyacağımızdan bahsettti. 3 farklı açıdan kendimizi korumaya almamızın önemini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun, "bedenimizi korumalıyız, zihnimizi korumalıyız ve ruhumuzu korumalıyız" dedi.

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; "bu hayatta melankoli dediğimiz bir hadise var. Bu tür insanların şuurları kayboluyor. Ne kadar zeki olursa olsun, ne kadar efendi, dünyayı seven, işini seven olursa olsun melankoli ruh haline girdiği dakikada intihardan başka gözüne bir şey gözükmüyor. Bizde o insanlara diyoruz ki; dünya güzel, hayat güzel, her gün hava kapalı değil bugün İstanbul maşallah günlük güneşlik. Sanki ocak ayında değiliz sanki kışta değiliz, bahardan kalma bir gün gibi. İşte bunu hayatımızın her yönüne yaymalıyız. İnsanlar mevsimlerden etkilenir. İnsanlar havanın kapalı olup açılmasından etkilenir. İnsanlar yanında oturan insanın aurasından, çakralarından etkilenirler. Buna karşı bizim kendimizi korumamız gerekir. Bu koruma 3 türlü olur; bir bedeni koruma. Bedenin ihtiyacı olan karabaş otu, karabuğday üzümünden tutun, beyin için oğul otuna kadar birçok rahatlatıcı bitki var. Bunları almak şarttır. Almayan bir insan ben yaşadım diyemez. Yaşar da hani ne yaşar ne yaşamaz. İkincisi zihin sağlığıdır. Zihin sağlığı güzel renklerle, güzel kokularla korunur. Zihin sağlığı güzel düşünmekle korunur. Zihin sağlığı güzel müzik dinlemekle korunur. Hakikaten güzel gören güzel işiten Allah'ın izniyle hayatından lezzet alır.  Üçüncü olarak ise ruh sağlığımızı korumalıyız. Ruh sağlığını korumak için bir kere en başta dua etmek şarttır. Neye inanıyorsan ona dua edeceksin. Ben Allaha inanıyorum Allaha dua ediyorum. Ben onun peygamberlerine inanıyorum. Bütün peygamberlere iman etmişim, dolaysı ile ruhum rahat. Ruhlar ancak dua ederek, yaratıcıya sığınmakla rahata erer. Başkasının neye inandığı, bunu dinleyip dinlemediği umurumda değil. Dua olmazsa ruh sağlığı olmaz. Sağlığımızı korumak için bu üç önemli bölümü  koruyabilmemiz şarttır."

20 Mart 2013 Çarşamba

HAYIT TOHUMUNUN GİZEMİ

Hayıt Tohumu
Kadınsal Problemlerin Çözümü İçin 'Hayıt Tohumu'
Bitkiler üzerinde yaptığı araştırmalarla tüm dikkatleri üzerine çeken Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun hayıt tohumunun öneminden bahsetti. Tüm bayanların ve erkeklerin bu mucizevi bitkiden fayda sağlayabileceğini belirten Coşkun, kadınsal problemlerin çözümü hayıt tohumundan geçiyor dedi.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Hayıt tohumu özellikle genç kızlara çok lazım. Yani, genç kızlarda adet düzensizliği, adet sancıları, miyom kist problemleri gibi birçok sıkıntı olabiliyor. Göğüslerinde kist olabiliyor. Aynı zamanda yumurtalıklarında kistten dolayı kıllanma, tüylenme artışı olabiliyor. Bu gibi durumlarda bayan vatandaşlarımıza hayıt tohumu kullanmalarını şiddetle öneriyorum. Ayrıca hayıt tohumu sadece bayanlara faydalı bir bitki değil. Erkekler de bu bitkiden faydalanabilir. Erkeklerde ise bu bitki güzel damar açıcı özelliğine sahiptir. Bazı insanlar bitkiyi tüketmekten çekinebilirler. Bazısının tadı hoşuna gitmiyor bazısının şekli hoşuna gitmiyor. Bunun için de çare var. Hayıt tohumunu dilerlerse kapsül şeklinde alıp kullanabilirler dilerlerse de hayıt tohumlu hayıt suyu alarak fayda görebilirler“ dedi.

19 Mart 2013 Salı

DÜNYANIN EN FAYDALI BİTKİSİ


Yrd. Doç Dr. Ömer Coşkun hastalıklar ve hastalıklardan kurtulmak adına önemli açıklamalarda bulundu. Kendisinin bizzat hazırlayıp sunduğu Hastaların Dilinden programında çörek otunun önemini bir kez daha belirtti.
Çörek Otu

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “ Çörek otunu ben 25 yıl araştırdım. Ömrümün çeyrek asrını çörekotuna verdim. Ve ulaştım ki; çörekotunun hiçbir yan etkisi yok. Bu bitkiyi bir yaşındaki çocukta kullanabilir, yüz yaşındaki bir insan da gönül rahatlığıyla kullanabilir. Yeter ki çörekotunu kullanmayı bilelim. ” dedi.

Çörekotunun nasıl kullanacağına dair küçük bir örnekle anlatan Dr. Ömer Coşkun; “Çörekotu eğer kilo alma amacıyla kullanılacaksa tatlı niyetine yenmelidir. Çörekotu pekmezle veya balla karıştırılarak kilo alınabilir. Fakat burada dikkat edilmesi gerek çörökotunun nasıl kullanılacağıdır. Diyelim ki kişi 70 kilo. Bu kişi günde bir tatlı kaşığı çörekotunu bal veya pekmezle karıştırarak kilo alabilir. Veya kişi 50 kilo ise bir çay kaşığı çörekotunun aynı şekilde bal veya pekmezle karıştırarak kilo alabilir.”

Ayrıca Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun çörekotunun dünya üzerinde her derde deva tek bitki olduğunu vurgulayarak, peygamber efendimiz’den (SAV) alıntı yaptı. “Şu kara ot, şu çörek otu, ölümden gayri her şeye devadır. Diye buyurmuştur peygamber (SAV) efendimiz.”

GRİBAL ENFEKSİYONA KARŞI KÖKLÜ BİR ÇÖZÜM


Halk arasında “Bitkilerin şifresini çözen adam” oalrak bilinen, bitkiler üzerinde yaptığı bilimsel çalışmalarla tüm dünyaya kendini kabul ettirmiş olan Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun gribal enfeksiyonlardan korunmanın yolunu açıkladı. Meyan kökü sayesinde hiçbir gribal enfeksiyon size zarar veremez" dedi.

Meyan Kökü
Dr. Ömer Coşkun; “Meyan kökü gribe nezleye birebir iyi geliyor. Meyan kökünün mikrop öldürücü özelliği vardır. Virüslere karşı çok başarılı bir bitkidir. Böyle zaman zaman ortaya çıkan grinbal enfeksiyonların tümünde kullanılabilecek bir bitkidir. Çin gribi, yok affedersin malum hayvanın (domuz) gribi veya uzak doğuda ortaya çıkan sars gibi viral hastalıklarda meyan kökü birebirdir. Peki, meyan kökü nasıl kullanılması gerekiyor? Öncelikle meyan kökünü soğuk suda demlemelisiniz. Akşamdan ılık veya soğuk suya biraz meyan kökü koyup sabah içilmelisiniz. Bu sayede göreceksiniz hiçbir gribal enfeksiyon size zarar veremeyecek.” dedi.

18 Mart 2013 Pazartesi

TÜRKİYE'DEKİ BİTKİLER 6 MİLYAR İNSANA YETER

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun

 Bitkiler üzerine yaptığı çalışmalar ile kendisini tüm Türkiye’ye kanıtlamış olan Dr. Ömer Coşkun bitkiler hakkında önemli bilgiler verdi. Ayrıca Türkiye’deki işsizlik sorunlarına da kısaca değinen Coşkun, “Bitkilerin Âdem ile Havva’dan bu yana dünya üzerinde vardır. O dönemlerden bu yana da birçok hastalıklar bu bitkilerle tedavi edilmiştir.” Diyerek devam etti:



Dr. Ömer Coşkun; “Türkiye’nin her yerine yetebilecek kadar bitkiler zaten Allah tarafından yaratılmış. Bugün Adana’da, bugün ülkenin dört bir yanında 6 milyar dünyalıya yetecek kadar bitki var. Anadolu’da da ne yiğitler var şuanda ama bir kısmı kahve köşelerinde sürünüyor. Vallahi ben üzülüyorum bu duruma. Ayrıca yurdumuzda engelli, ayağa kalkacak durumu olmayan vatandaşlarımız da mevcut. Bu ülkede kimin dili dönüyorsa diliyle, kimin gözü görüyorsa gözüyle, kimin bedeni yetiyorsa bedeniyle iş yapmalıdır. Bu ülke dünyanın bir numarası olmaya aday. Hz. Peygamber döneminde henüz daha 40 kişi olmuşlar, Hazreti Ömer ile birlikte 40 kişi. Koca bir dünya ya puta tapıyor ya ateşe tapıyor ya da başka şeyler peşinde. Hazreti Ömer buyuruyor ki; ya Resulullah. Gidelim Kabe’yi tavaf edelim. İlk defa Müslümanlar çıkıyor tavaf ediyorlar biz varız diyorlar. Bitkiler Adem A.S yaratıldığından beri insan oğlu için en büyük gıda kaynağı. Bunu yaratan Allahtır. Allah buyuruyor ki; hastalandığımda bana şifayı veren o.”

Doktor Ömer Coşkun’dan Tüm Engellilere Davet
Türkiye’nin İlk ve Tek Herbalist Akademisyen Doktoru Yrd. Doç Dr. Ömer Coşkun ayrıca tüm engelli vatandaşlarımıza çağrıda bulundu. DR TV ekranlarında kendisinin bizzat hazırlayıp sunduğu televizyon programında engelli vatandaşlarımıza yardım eli uzatacağını açıkladı.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Bizler burada engelli kardeşlerimizle şunu sunuyoruz; iş benden, finans benden, maaş benden, özlük hakları benden… Ben Türkiye’de ki tüm engellileri merkezimize davet ediyorum. İllaki ayağı ile değil mail ile, telefon ile bu işe başlayabilirler. Bizimle irtibata geçmeleri yeterli.” diyerek Türkiye’deki tüm engelli dostlarımıza iş kapısı açmak için ilk adımı atmış bulunuyor. Bakın dünyanın en büyük sistemlerinden biri Network Marketing’dir. Yani insanlar oturduğu yerde, yattığı yerde bu bitkileri alıp satabilir. Örnek veriyor bir bitkinin fiyatı 1 lira. Buradan 50 kuruşa alır biraz gayret eder 1 TL’ye satar. Ay başında banka hesabında da parasını görür. Ekmek parası olur. Ufak tefek ihtiyaçlarını karşılayabilirler.”

16 Mart 2013 Cumartesi

DEPRESYONDAN UZAK DURMANIN YOLU "MEYAN KÖKÜ"


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun bizzat kendisinin hazırlayıp sunduğu Hastaların Dilinden Programı'nda meyan kökünün öneminden bahsetti. Nelere faydalı, nasıl kullanılması gerektiğinin önemini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun;  Meyan kökü strese ve depresyona karşı en iyi koruyan bitkilerden birisidir." dedi.

Meyan Kökü
Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; "meyan kökü özellikle içerdiği şeker yani glikoz anlamında içecekleri tatlandıran bir bitkidir. Yurt dışında gliserizin adıyla biliniyor ve satılıyor. Bunu bal haline getirenler dahi var. tatlandırıcı olarak kullananlar da mevcut. Fakat bence meyan köklü orijinali bozulmadan kullanılmalıdır. Yani bir bardak veya şöyle 500 ml. bir doğal kaynak suyuna bir tatlı kaşığı kadar meyan kökü konup 4-5 saat en az demlenirse harika bir içecek olur. Bunu çocuklarımıza alıştırırsak onların gelceği açısından çok önemli bir adım atmış oluruz. Yani 2 yaşındaki, 3 yaşındaki çocuk çok rahat meyan kökünün tadına alışabilir. Bir müddet sonra hakikaten onun için vazgeçilmez bir içecek olur. Meyan kökü kesinlikle bağımlılık yapmaz. Strese, depresyona karşı en iyi koruyan bitkilerden biridir. Ayrıca ülsere ve gastrite karşıda tedavi destek anlamında kullanılabilecek harika bitkidir."

15 Mart 2013 Cuma

MUTLULUĞUN FORMÜLÜ “MELİSA”


Dr. Ömer Coşkun kendisinin bizzat hazırlayıp sunduğu Hastaların Dilinden Programı’nda erkekler ve bayanlara önemli tavsiyelerde bulundu. Melisa bitkisinin önemine değinen Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun, çilek ve muz meyvelerin mutluluk verdiğini söyledi.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Melisa tüm dünyanın tanıdığı bir bitki. Halk arasında ‘oğul otu’ olarak da biliniyor. Melisa bitkisi; beyinde mutluluğu arttıran endorfin gibi hormonlara destek veriyor. Endorfin mutluluk hormonudur. Muzda ve çilekte de endorfin arttırıcı maddeler bulunur. Bunun dışında melisa sıcak suyla temas ettiğinde içinde bir takım mutluluk verici maddeleri suya geçiriyor. Yani, siz böyle bir süzen poşet sıcak suya koyduğunuzda renk değişiyor.  Bu renk değişimi özellikle beyini etkileyen faydalı maddelerin suya geçtiğini gösteriyor.”



Bitkileri kullanırken dikkat!
Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Mümkünse bitkisel çayları şekersiz için. Çünkü şeker bir takım endüstriyel basamaklardan geçiyor ve yapısı değişebiliyor. En güzeli bitki çayına şeker koymamaktır. Bir diğer dikkat edilmesi gereken metaldir. Diyelim çayınıza şeker koydunuz. Ne yapacaksın? Bir kaşığı sokacaksın içine, karıştıracaksın. Bu sırada bizim haberimiz olmadan bu metal kaşık bir takım reaksiyonlara uğruyor. Yani biz farkında olalım ya da olmayalım sıcak bitki çayının içine metal değdiğinde istemediğimiz bir takım reaksiyonlar oluşuyor. Bu yüzden bu önerilere lütfen dikkat ediniz.”

14 Mart 2013 Perşembe

GÖĞÜS KANSERİ HASTALIĞI VE RİSK FAKTÖRLERİ


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun göğüs kanseri hakkında bilgiler verdi ve tüm kadınları uyardı.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Meme kanser her 8 kadında birinde görülüyor ve tedbir almak gerekiyor. Bir gün kapını aniden meme kanseri çalabilir. O yüzden bu kanser aman dikkat diyoruz. Aslanpençesinden, zerdeçala kadar kanserden koruyucu bitkiler var. Bunları mutlaka kullanın. Peki, meme kanserine yol açan risk faktörleri nelerdir? Çocuk olmaması, yani bir kadının evlenmemesi, evlendiği halde çocuğu olmamasıdır. Yani, kadının çocuk emzirmemesi meme kanseri için risk faktörüdür. Kadınlar tavsiyem evlenin, çocuk sahibi olun ve emzirin. Ayrıca obezite, yani şişmanlık da meme kanseri için risk faktörüdür. Egzersiz yapmamak, alkol almak, hormon tedavisi de risk faktörleri arasındadır. Kısaca ve kolay anlatımla, memede ele gelen bir şişlik varsa hemen doktora başvurmanızı tavsiye ederim.”

Göğüs Kanseri’nin Çözümü İse Şifalı Bitkiler!
Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun göğüs kanserine çare olabilecek şifalı bitkilerden bahsetti. Göğüs kanseri hastalığında ve bu hastalıktan ötürü oluşan rahatsızlıklarda herkesin rahatlıkla kullanabileceği bitkilerin altını çizdi.

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun ;” kanserli insanlarda en önemli sıkıntılardan biri enfeksiyondur, diğeri ise iltihaptır. Bir kanser bitkilerle yok edilebilir ama bu sırada hasta hayatını kaybetmesin diye enfeksiyona ve kanamalara karşı bitkiler kullanması gerekir.

Civanperçemi ve çobançantası bitkisi kanamayı önler. Civanperçemi, yumurtalıkta oluşan kisti küçültüp normale döndürmede faydalıdır. Adet düzensizliğini yok eder.


Ruşeyin, bir ton buğdaydan 1 kilo elde edilen, 2008 yılında dünya kanser kongresinin 1 numaralı gündemi olan bir bitki. Hala bugün onkologlar yazmıyorsa, kanserle uğraşan doktorlar bunu bilmiyorsa, bu benim kusurum değil. Açık ve net söylüyorum.

Çörek otu, ölümden başka her şeye deva, kanserin yok edicisi, Evet, kanseri yok ediyor. Ben bugüne kadar yüzlerce bilimsel çalışma yaptım, bunları boşuna yapmadım, insanlık için yaptım ve bir milyonu aşkın insana bu bitkileri tavsiye ettim.

Yoğurt otu, lenf bezlerinde bir sıkıntı varsa eğer yoğurt otu kullanılmalıdır. Yoğurt otu, lenf bezlerini temizleyecek olan önemli bir bitkidir. Halk arasında yapışkan otu da derler. Yoğurt otu boynunuzu, akciğerlerin çevresini, koltuk altını tertemiz yapar. Elektrikli süpürgeyle süpürülmüş gibi her tarafı pırıl pırıl yapar. Kırkkilit otu metastazda çok başarılıdır. Kanserin yayılmasını engeller.


Safran; kanserde en önemli bitkilerden biridir. Safran günde 1 gramı aşmamak şartıyla, kullanıldığında meme kanserinde tarihin gördüğü en önemli başarıyı elde etmenizi sağlar.İsteyen getirir laboratuarda dener. Bakalım ben doğru mu söylüyorum yoksa yanlış mı? diyoruz. Peki meme kanseri metastaz yaptığında ne olacak? Özellikle lenf sisteminin temizlenmesi gerekiyor. Şekilde görüldüğü gibi, memede maalesef bu şekilde 5 cm kanser var. Meme yüzeyinde portakal kabuğu görünümü ciddi bir risk. Hemen doktora gidin. Bu portakal kabuğu görünümü, meme kanseri işareti olabilir, diyoruz. Meme kanserinde bu şekilde ciltte aşırı değişiklikler olabiliyor. Özel yöntemlerle meme kanseri teşhis edilebiliyor. Tabi ki akciğerde de görülebiliyor. Akciğere yayılabiliyor. Akciğerde görülmesi sıkıntılı iş."

13 Mart 2013 Çarşamba

CİLDİNİZ İÇİN ÖNEMLİ BİTKİLER


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun cilt bakımı ile ilgili evde hazırlayabileceğiniz ve kolay ulaşabileceğiniz yöntemler açıkladı. Cilde faydalı birçok bitkiye değinen Coşkun, tüm Türkiye’nin doğru olarak bildiği fakat yanlış bir yaklaşım olan “komşuma bu ilaç yaradı bende kullanayım” düşüncesinin de ne kadar yanlış bir düşünce tarzı olduğunun altını önemle çizdi.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Cildi temizleyen bitkilerden bahsetmek istiyorum. Bu bitkiler inanılmaz derecede faydalıdır. Cildi temizliyorlar, cildi arındırıyorlar. İlk olarak “Borago Officinalis” yani “Hodan”. Hodan; cildimiz için çok gerekli bir bitki. Karahindiba; artık günümüzde gittikçe unutulan değerli bitkidir. Aslında eskiden salata olarak yenirmiş. Pazar yerlerinde satılırmış. Ama artık kimse kullanmıyor. Bir diğer bitkimiz ise “Melisa”dır. Bu olayın stres boytunda devreye girer. Vücuda rahatlık verir. Vücudu arındırmak deyince akla harika bir bitki geliyor, “Enginar.” Pazaryerinden bir enginar dilimi alıp bir bardak suda 5 dakika kaynatın, ılıdıktan sonra suyunu için. 21 gün buna devam edin. Cildinizin nasıl arındığını fark edersiniz. Bir diğer Cilde iyi gelen bitkimiz ise “kereviz”dir. Kereviz tohumu veya kerevizin kendisi cildi arındırmaya yardımcı olur. Ben insanlara özellikle kereviz suyu veya elma suyu tavsiye ediyorum. Yarım bardak kereviz suyu üstüne, yarım bardak elma suyu koyun ve afiyetle için. Cildinizdeki değişime tanıklık edin.”
Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “tabi bu verdiğimiz bilgiler önemli fakat bu konuyla bağlantılı ama farklı bir konuya da değinmek istiyorum. Hani komşuya iyi gelmiş, bende kullanayım düşünce tarzı var ya, işte bu kesinlikle yanlış bir davranış biçimidir. Hele de tıbbi kremler çok tehlikelidir. Özellikle kortizon içeren kremler. Düzenli kullanıldığında kortizon içeren kremler 5 günden sonra cildi inceltiyor ve sonuçta kalıcı hasarla yol açıyor. O yüzden mutlaka cildiye uzmanı denetiminde, yani bir dermatoloji uzmanı denetiminde bu kremleri kullanmak gerekiyor. İşte komşunun elinde şu varmış, bende süreyim. Bu yanlış! Fakat bitkisel ürünleri 7 den 70 e herkes gönül rahatlığıyla kullanabilir.”

12 Mart 2013 Salı

YUMURTA KOLESTEROLÜ ARTTIRMIYOR!

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun Hastaların Dilinden Programında yumurtanın kolesterol ile ilişkisini değerlendirdi. Sonuç; yumurta kolesterolü arttırmıyor.


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Yumurta 9 bin küsur insan üzerinde araştırıldı. Bu kişilere düzenli bir şekilde yumurta yedirildi. Sonuç ne çıktı dersiniz! Hiçbirinin kolesterolü yükselmemiş. Hani hatırlarsanız bir fırtına koparıldı zamanında ne dendi, aman ha aman yumurta yemeyin, yumurta kolesterolü arttırıyor. Bakın Medical Science Monitoring, yani dünyaca ünlü bir tıp dergisinde; 9734 kişi en az 6 yumurta yemiş ve kolesterolleri, kalp krizi ve inme riski de artmamış. Bunlar hep bilimsel çalışmalar. Tüm araştırmalardan çıkarılan sonuç: kolesterolü düşürmek kalp krizinden ölümleri azaltmıyor. Cardiyovascular Disease kitabında yer alan bir sonuç. Amerika’da acil servislerde kalp krizi tanısı konan hastaların yarısında kolesterol düzeyleri normal bulunmuş. Yani yıllar bizi kolesterol masalıyla aldattılar maalesef. “

Her Şeyin Fazlası Zarar

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun her şeyin fazlasının zarar olduğunu belirterek yumurtayı da sürekli yememek gerektiğini, bir gün yiyip bir gün yemesek de yumurtadan tam verimli bir şekilde faydalanılabileceğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “Buradaki bilimsel çalışmada yenebilecek maksimum miktarı göstermiş. Bir insan pazar günü hariç haftanın her günü yumurta yese bile kolesterol artmıyor. Kalp krizi riski artmıyor. Dikkat ederseniz Amerika’daki bu araştırmada en az 6 yumurta yedirmişler. Maksimumu bu, yani her gün bir yumurta. Fakat benim tavsiyem bir gün yiyin, bir gün ara verin. En güzeli de haşlanmış yumurtadır.”

11 Mart 2013 Pazartesi

GÖĞÜS KÜÇÜKLERİ BÜYÜTMEK ARTIK ÇOK KOLAY


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun göğüslerinin küçüklüğünden muzdarip olan kadınları ilgilendiren çok önemli açıklamalar yaptı. Bitkisel kürler ile küçük göğüslerin büyüyebileceğini belirten Dr. Ömer Coşkun “boy otu bunun için ideal bir bitkidir” dedi.

Yaptığı açıklamada Dr. Ömer Coşkun bazı kadınların küçük göğüslerinden şikâyetçi olduğunun altını çizerek bu sorunun çözümünün yine doğada olduğunu vurguladı. El ile boy otunu ozon yağı ile karıştırarak göğse masaj yapıldığı takdirde 6 aylık bir kullanım sonucu göğüslerin büyüyeceğini söyledi. El ile hazırlanan kürün masaj yapılarak sürülmesi göğüsteki dolaşımı arttırdığından ve bitkinin esanssal yardımıyla da istenilen sonucun alınacağını belirtti. Ayrıca bizzat kendisinin formülize ettiği ‘kadınlara özel set’ ile de aynı sonucu daha hızlı bir şekilde elde edebileceklerini söyledi. 

ERKEK ÇOCUKLARA FİTİL VERMEYİN


Dr. Ömer Coşkun Türkiye’nin gündemine bomba gibi düşen bir açıklama yaptı. Erkek çocuklarına verilen fitil homoseksüelliğe yol açtığını belirtti. Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun yaptığı açıklamada ülkedeki homoseksüel sayısının arttığına ve bunun nedenine dikkat çekti. İşte Dr. Ömer Coşkun’un o açıklaması:


Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun; “toplumumuzda homoseksüellerin sayısı neredeyse heteroseksüellerin sayısını geçmekte. Gün geçtikçe artan bu durumun kökeninde ise fitil vardır. Küçük yaştaki çocuklara verilen fitil, çocuğun o yaşlarda haz almasına neden olduğundan vücudun istem dışı testosteron hormonunu az salgılamasına sebep olur. Bu sebepten dolayı fitil kullanan çocuklar ergenlikle birlikte cinsen tercihlerini hem cinslerinden yana kullanma oranı artmaktadır. Testosteron seviyesi düşük kişiler; çakşır kökü kullandığında vücutlarındaki testosteron değeri artar. Böylelikle kendilerini daha erkeksi hissederler. Bu yüzden de ebeveynler küçük erkek çocuklarına fitil yerine çakşır kökü çayı vermeyi ihmal etmemelidir “ dedi.
Haber: Çağrı SARIER

ÇÖREK OTU HAKKINDA BİLMEDİKLERİNİZ

Çörekotu

Yrd. Doç. Dr. Ömer Coşkun çörek otu hakkında hiç duymadığınız bilgilere değindi. Hx. Adem A.S cennetten dünyaya indirildiğinden beri çörek otunun var olduğunu belirten Coşkun şöyle devam etti.

Dr. Ömer Coşkun; “insanoğlu yaratıldığından beri, Hz. Adem A.S cennetten dünyaya indirildiğinden beri çörek otu var. Biz bunu arkeolojik kazılardan elde edilen bulgulara göre söylüyoruz. Yani bir höyük araştırılıyor, bir bakıyor içinde ballı çörek otu macunu var. Yani 5.000 yıllık çörek otu macunu şu anda elimizde var. Bu çörekotunun iki kullanımı şekli var. Biri baharat olarak; yani yemeklere, çöreklere koyarak ev hanımlarının kullandığı ki bu tedaviye destek değildir. Bu klasik bir yemeğin tadını veya bir pidenin tadını güzelleştirilmesine yardımcı olur. Bu ev hanımlarının yaptığı, yapacağı bir şey. Çörek otunu öğüttürmüşsün kullanıyorsun, elbet zararı yok, faydası var. Fakat sen bunu bir sağlık probleminde tedaviye destek amacıyla kullanacaksan o zaman işler değişiyor. En azından günde 1 tatlı kaşığı öğütülmüş çörekotu alman gerekiyor. En azından diyorum, oda eğer ağzı açık bir kapta muhafaza edilmişse. Yani oksijenle, havayla temas etmişse ya da yaz dönemindeki sıcaklık bitkinin içindeki yağları erittiği için faydası çok azalıyor. Çörekotunun iyi muhafaza edilmesi gerekiyor. Çünkü içinde uçucu bir yağ var. Bu yağı sen almazsan bedenine sağlık açısından faydası dokunmaz. O yüzden diyorum soğuk pres edilmiş çörek otu kullanmalısınız. Sıcak yöntemlerle, 100 litre yağ çıkarıyorsan, soğuk presle sen 30 litre yağ çıkarırsın. Sıcak presle çörekotunun yağını çıkardığın zaman onda bulunan  uçucu yağlar etkisini kaybediyor ve yağın hiçbir faydası kalmıyor. Mesela ada çayı içinde aynısı geçerli. Adaçayını kaynattın mı geçmiş olsun! Faydası yok. Kaynatmayacaksın! Çörekotu da aynı şekilde çorbanın içine koydun, sürekli kaynat sonra o çörekotundan medet bekle hayır! O yüzden ben insanlara diyorum ki öğütülür, öğütülmez illa öğüttürecekseniz çörek otunu hemen kapalı ağzı sıkı bir kavanoza koyun, cam kavanoza. Plastiğe koydunuz mu yine faydası yok. Cam olacak. Ağzı sıkı kapalı olacak. Kullanacağın zaman açacaksın 1 tatlı kaşığı alıp hemen kavanzu kapatacaksın.“

10 Mart 2013 Pazar

Bitkilerin Dilinden: DİYABETE İYİ GELEN BİTKİLER

Bitkilerin Dilinden: DİYABETE İYİ GELEN BİTKİLER: Dr. Ömer Coşkun tüm şeker hastalarını ilgilendirecek çok önemli açıklamalarda bulundu. Dünyadaki modern tıpta diyabet hastalığının çares...

9 Mart 2013 Cumartesi

ERKEN MEZOPOZU ÖNLEMENİN EN DOĞAL YOLU



Dr. Ömer Coşkun Hastaların Dilinden Programı’nda erken menopoza değinerek, eski hastasının bu rahatsızlığından nasıl kurtulduğunu anlattı.

Dr. Ömer Coşkun; “bazen toksinler, yani tarım zehirleri, bazen gıda katkı maddeleri, bazen de aşırı stres FSH dediğimiz hormonun 20’nin üzerine çıkmasına neden oluyor. FSH dediğimiz hormonun 20’nin üzerine çıkmaması gerekiyor. 20’nin üzerine çıktığı zaman tıpta yaşı kaç olursa olsun menopoz diye adlandırılır. Ben bu hastalık için civanperçemi, aslanpençesi, çobançantası, hayıt tohumu gibi bitkileri öneriyorum. Erken menopozdaki kadınlara bu bitkiler ile dertlerine çare bulabilirler.”

8 Mart 2013 Cuma

ZAYIFLATAN MUCİZE YAĞ


Doktor Ömer Coşkun bildiğiniz bir tabuyu daha yıktı. Yağ ile zayıflama! Dr. Ömer Coşkun ANC TV ekranlarında yayınlanan, bizzat kendisinin hazırlayıp sunduğu Hastaların Dilinden Programında Zayıflatan yağ’dan bahsetti.
Çörek Otu ve Çörek Otu Yağı



“Şişmanlık bir dert. Çörek otu şifa sabah öğlen akşam yemekten yarım saat önce çörek otu alındığında zayıflatır. Benim 1 gr. fazla yağım yok vücudumda. Bunu çörek otuna borçluyum, biberiyeye borçluyum, fundaya borçluyum, kullandığım bitkilere borçluyum. Özellikle çörekotuna borçluyum. Şimdi insanlar yağdan kaçıyor. Yağ işte kilo yapar mı? Yapmaz ama doğru yağı yerseniz yapmaz. Hangi yağ, nasıl alacaksın bunu bilmeniz lazım. Ben diyorum ki; dünyanın en şifalı yağı çörek otu yağıdır. Çörek otu yağını aç karına aldığında zayıflatır.“

7 Mart 2013 Perşembe

DİYABETE İYİ GELEN BİTKİLER


Dr. Ömer Coşkun tüm şeker hastalarını ilgilendirecek çok önemli açıklamalarda bulundu. Dünyadaki modern tıpta diyabet hastalığının çaresi olmadığını belirten Coşkun, şeker hastalığını şifalı bitkilerle silebilirsiniz dedi.

Dr. Ömer Coşkun; “İnsanlar neden şeker hastası olur? Tabi ki krom eksikliği yüzünden şeker hastası oluyorlar. Bugüne kadar en az 100.000 şeker hastası önüme geldi. Bu insanların ortak derdi; ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma, bazen çok yemek yeme, bazen bulantı, bazen geçmeyen ishal, bazen damar tıkanıklarından dolayı, bazense yürüme zorluğundan bacaklarda kramplara kadar, sinirlerdeki yıpranma nedeniyle ayak uyuşukluğuna kadar birçok belirtiyle insanlar bize başvurdu. Biz onlara ne önerdik? İlk olarak tarçın. Yıllardır kendimi paralıyorum, tarçın tarçın diye. Bu kabuklu tarçını bütün şeker hastaları kullanmalı. Çünkü bu kabuğun içinde özellikle krom var, kromiumpikolinat; yani kan şekerini dengeleyen bir madde var. Pankreastan ensülin üretilirken mutlaka kroma ihtiyaç vardır. Tarçın bize bunu doğal yoldan sunuyor. Ama biz tarçını eskiden zannediyorduk ki sadece sütlacın, aşurenin üstüne konur. Böyle alınır oda çok düşük bir miktar, yani şöyle azcık üstünde gezdirirler tarçını, o tarçın yeterli değildir. 3 gr. boru tarçın günde alındığında ve 21 gün devam ettirildiğinde yapılan bilimsel çalışmalar kan şekerinin düştüğünü, dengelendiğini gösteriyor” dedi ve ekledi:

Dr. Ömer Coşkun; “bunun dışında mutlaka alınması gereken bodur otu gibi bitkiler de var. Bunlar ne yapıyor? Pankreasın çalışmasına yardımcı oluyor. Hücrelerini yeniliyor. Kısaca; ben en basitinden boru tarçın diyorum. Çayınıza boru tarçını koyun, hatta çorbanın içine bile koyabilirsiniz. Bir tatlı kaşığı tarçın yeterlidir. Bu muhteşemdir. Çörek otu onlarca uluslararası çalışmamda gösterdim, çörek otu pankreası yeniliyor. Dünyada ilk defa pankreasın çörek otuyla yenilendiğini biz gösterdik. Şeker hastaları tüm bu bitkileri dediğim şekilde kullanırlarsa kendilerindeki değişmeyi fark edeceklerdir.”

6 Mart 2013 Çarşamba

LÖSEMİ HASTALIĞINA BİTKİSEL ÇÖZÜM


Dr. Ömer Coşkun Hastaların Dilinden Program’ında Lösemili bir hastayı konuk olarak aldı. Ona bitkilerin şifalarından bahsederken hastalığında kullanması gereken şifalı bitkileri söyledi.

Dr. Ömer Coşkun; “gıda anlamında meyveleri hiç bırakmayın. Size en güzel gelecek meyve nardır mesela. Kronik lösemi de nar bir mucizedir. Narın suyunu içebilirsiniz. Ayrıca, narın kabuğunu atmadan, zarı ile birlikte 5 dakika kaynatabilirsiniz. Nar kabuğunun tadı biraz acıdır ama müthiş faydalıdır. İçinde çok önemli maddeler vardır. Özellikle anti tümörel maddeler içermektedir. Yani nar iyi keşfedilse, onların ince zarı bile gelecekte ilaç olacaktır. Bizim Elacık Asit dediğimiz çok muhteşem bir madde var narın içinde. Ayrıca sindirim sistemi için, bağırsaklar için, mide için çok faydalı bir gıdadır. Bunun dışında ikinci sırada elma gelir. Elmayı 1 tane 2 tane 3 tane yiyin. Elam da çok önemli. 3. Sırada ise mutlaka bir C vitamini almanız gerekmektedir. C vitamini ister portakal, ister Limon, ister Kivi, isterse patatesten alabilirsiniz. Ayrıca kuş burnu ve Hibiskus gibi maddeleri de kullanmalısınız. Bunların içinde de yeterli vitamin var. “

5 Mart 2013 Salı

TOPRAĞI TEMİZLEYEN AĞAÇ

JOJOBA AĞACI

Dr. Ömer Coşkun Tüm dünyayı ilgilendirecek bir açıklama yaptı. Kendi programında bitkilerden bahsederken toprağı zararlı maddelerden arındırmanın yolunu açıkladı.

Dr. Ömer Coşkun; “yani toprağın içinde istediği kadar tarım zehirli olsun istediği kadar kurşun, civa, kadmiyum, arsenik gibi insan bedenine son derece zararlı maddeler olsun jojoba temizliyor. yetkililerin jojoba ağaçlarını alıp çoğu yere dikmesi gerekiyor. Bütün orman müdürlükleri ile bütün tarım müdürlükleri, bütün ziraat mühendisleri bu jojobayı dikmek zorunda. Ben doktorum, politikacı değilim. Politikacıların yapması gerekenleri söylüyorum. Çünkü ben bu ülkeyi seviyorum. Jojoba ağacını dikerseniz yedi ceddiniz size dua eder. Çünkü biodizel var. “

4 Mart 2013 Pazartesi

AKCİĞER TEMİZLEME KÜRÜ


Akciğer Kompostosu Tarifi

Zerdeçal
Dr. Ömer Coşkun bizzat kendisinin hazırlayıp sunduğu “Hastaların Dilinden Programı’nda” akciğer hastaları için kendilerinin evde hazırlayabileceği doğal bitkisel karışım tarifini verdi. Özellikle bronşit hastalığı için bir çok karışıma değinen Dr. Ömer Coşkun elmanın faydalarının altını çizdi.



Karanfil
Dr. Ömer Coşkun; “Hakkari’de, Edirne’de, Karsta, Sinop’ta, Samsunda, şu anda kaç bronşitli insan var, kaç astımlı insan var, kaç akciğer kanserli insan var! Ben diyorum ki, tüm izleyicilerimize evinizde bir litre suya 3 elma, 3 elma çekirdeklerini çıkartın fakat kabuğunu sadece yıkayın soymayın kabuklu şekilde elma, kırmızı elma, sarı elma fark etmez, dünyada 2 bin çeşit elma var ALLAH'IN izniyle hepsi faydalı. Elma kadar insan bedenine uygun başka bir meyve yok en güzeli elma diyoruz. 3 elmayı çekirdeklerini çıkarttınız 1 litre suya koydunuz. Yanına 6-7 tane karanfil, küçük kuru karanfil, şu tabakta var karanfil hani şu lokantalara gittiniz işte ağız kokusunu gidermek için aldığınız şey var ya o karanfil, boru tarçın o kompostonun içine koydun. Şöyle eğer diriyse zencefil koyalım, yarım yemek kaşığı, yine buna benzer bir bitki var zerdeçal. Oda aynı şekilde kompostoya konsun efendim. Tatlandırayım istiyorsanız da nöbet şekeri koyabilirsiniz. 2,5 ay buna devam edin çok değerli, çok önemli. Peki, doktor Bey ya bu söylediğin kompostoyu yapamadık, o zaman ne yapacağız? Çam kozalağı kullanmanız lazım. Çam ağacının özellikle üstlerinde ve yüksek yerdeki çam ağacı, öyle yol kenarı falan olmaz, kozalak dediğimiz açılmadan, yeşil şekliyle 1 kilo balın içine kozalak koyun. Bu kozalakları 20 gün kadar bekletin koyu renkli bir kap olsun dışını gazeteyle falan kapatabilirsiniz, sabah akşam günde 2 defa 5 dakika çalkalayın bunu. 20 günden sonra açın kapağını her gün bir tatlı kaşığı kadar yiyin o baldan ALLAHIN izniyle şifadır diyoruz. Bunun dışında biz bamya tohumundan üzerlik tohumuna kadar, Ocaliptus yağından, çingevenli çaya kadar bir kür veriyoruz bronşitli insanlara, burada çörtük suyudur, burada bazen işte insanların bronşlarında, bronşyörlerinde spazm olabilir. Onu çözebilecek karabaş otudur.”

EN STRATEJİK AĞAÇ 'JOJOBA'


Dr. Ömer Coşkun Açıkladı
Dr. Ömer Coşkun bizzat kendisinin hazırlayıp sunduğu Hastaların Dilinden Programı'nda Türkiye’yi ilgilendirecek çok önemli açıklamalar yaptı. Dr. Ömer Coşkun ayrıca Türkiye’deki gıda sektörü katillerine de atıfta buldu.  Yatırım konularına da değinen Coşkun, jojoba ağacının önemine dikkat çekti.

Dr. Ömer Coşkun; “geçenlerde hepimiz hatırlarız bir bal krizi vardı piyasada. Vatandaşın biri bal alıyor, gidiyor analiz yaptırıyor, tahlil sonuçları ise acı hüsran! Balın içinde zehirli polen olduğu ortaya çıktı. Yani yenmeyecek kadar ağır zehir var bunun içinde. Arkadaş, vatandaş balı yemeyecek de neyi yiyecek ya. Geçenlerde bir de peynir ile ilgili bir haberler vardı. Kokmuş veya çürümüş peynirleri bir yere koyuyormuş. Bu ülke de yaşamak bu kadar kolayken bizim mucize etkili bu kadar gıda kaynaklarımız varken bitkilerimiz varken neden bu olumsuzluklar ortaya çıkıyor. Hakikaten anlamak çok zor.”


Jojoba Ağacı
Dünyanın En Stratejik Ağacı “Jojoba”
Dr. Ömer Coşkun; “Ben 2009 yılında Sarıçamlılara dedim ki, bakın 120 bin dönüm arazi var Sarıçam İlçesinde. Yolların kenarına jojoba dikin. Jojoba bir ağaç cinsidir. Bu ağacın en önemli özelliği stratejik bir ağaç olması. Evet, dünyanın en stratejik ağaçlarından biri.  Ne demek stratejik bir ağaç ondan bahsedeyim hemen; öncelikle artıları çok olan bir ağaç. Yani arıları bir mıknatıs gibi çeken bir ağaç. Üzerinde bir arı birikiyor aklınız durur. Oradan bir polen çıkıyor aklınız durur. Jojoba’nın yaprakları biodizel. Yani alın makineye üstten koyun bu jojobayı alttan benzin çıkıyor. Götür arabanın benzinini jojobadan doldur. Ayrıca Jojoba, toprağı temizleyen çok stratejik bir ağaçtır. Yani toprağın içinde istediği kadar tarım zehirli olsun, istediği kadar kurşun, cıva, kadmiyum, arsenik gibi insan bedenine son derece zararlı maddeler olsun jojoba temizliyor.”

1 Mart 2013 Cuma

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ İÇİN ŞİFALI BİTKİLER


Dr. Ömer coşkun bizzat kendisinin hazırlayıp sundu hastaların dilinden programında bağışıklık sisteminin önemine dikkat çekti. Modern tıp ile bitkisel tedavi yöntemi olan fitoterapinin ayrı fakat birbirleriyle uyum içinde olduğunu dile getirdi.

Dr. Ömer Coşkun; “vücudumuzda mevcut sistemlerden biride bağışıklık sistemidir. Diğer adıyla immün sistemdir. İmmün sistem başta, timüs olmak üzere lefim sistemi dâhil bir çok organı ilgilendiren, mikroplara karşı direnç sağlayan, intihaplara karşı tedbir alan çok güzel, çok önemli bir sistemdir. Bazen vücuttaki hücreler yeterli üretilmediği için ya da ihtiyaç duyduğu maddeleri alamadığı için bu bağışıklık sistemi yavaşlar, bazen de anne karnında problemler başlayabilir. Örnek veriyorum bir çocuk devamlı grip, nesle, öksürük aksırık şikâyetleriyle rahatsız oluyor, doktora götürülüyorsa ilk bakılması gereken sistem bağışıklık sistemidir. Yapılan kan tahlilinde lökositlerin 4 bin ila 10 bin arası olması gerekir. 4 binden az olmaması gereken beyaz kan hücreleri diğer adıyla lökositler 2500 değerinde ise bu en küçük bir mikropta bile sıkıntı yaşayabilirsiniz demektir.” Dedi.

“Bağışıklık Sisteminin Kuvvetlenmesi İçin Şifalı Bitkiler Yeter”
Peki, hücrelerin normale gelmesi için ben bir doktor olarak, bir hücre uzmanı olarak ne yapıyorum? En basit anlamda çin geveni bitkisinin bulunduğu bir çay tavsiye ediyorum. Ayrıca bu çayın içinde oğul otu, kuşburnu, hibiskus bulunmakta. Bu çay sabah akşam 1 bardak sıcak suda alınacak %100 doğal bir çay. Tabi ki doktor arkadaşlar kortizon verebilir. Çeşitli ilaçlar verebilirler. Her zaman bu ekranlardan aynı şeyi haykırıyorum, kimsenin ilacına, doktoruna karışmıyorum. Hastanesine, kontrolüne karışmıyorum. Herkes modern tıpla tamamlayıcı tıp arasındaki farkı artık anlamalı. Tamamlayıcı tıpta insanlara fitoterapi; diğer adıyla bitkilerle tedavi uygulanmakta.”


HABER: Çağrı SARIER